İdeal Aileden İdeal Topluma
Mihrican Ulupınar
Eğitimci /Sosyolog /P. Yaşam Koçu
Aile Kurumuna adım atarken…
Aile; Anne baba ve çocuklardan oluşan, toplumu bir araya getiren en küçük fakat bir o kadarda büyük bir kurumdur. Aile en küçük devlettir. Ailenin kalitesi yükseldikçe toplumun ve devletin kalitesi de yükselecektir. Bu vesileyle ideal aileyi ve ideal toplum standartlarını yakalama ihtiyacı elzem olmuştur.
Evlilik öncesi helal lokma ile beslenmiş gençler, birlikte hayırlı niyet ile evlilik kurumu için yola çıktıklarında, maddi ve manevi kriterlerin uyumu da göz önüne alınır ise, birçok sorun başlamadan engellenmiş olacaktır. Kriterler denilince elbette çok da abartmamak gerekir. Belli başlı beklentilerimiz olmalı, gerisi ise çaba ve gayretler ile düzeltilmelidir. Kusursuz dost ve eş arayan ikisini de bulamaz. Ailelerin sosyokültürel uyumu, dini inanç birliği, gerek erkek gerek bayanın aile içi ve toplumsal konularda kendilerine düşen vazifeleri, sorumlulukları yerine getirebilecek bir eğitim sürecinden geçmiş olmaları gereklidir. Kriter denilince; maddiyat daha ön planda tutuluyor. Hâlbuki boşanma davalarını incelediğimizde manevi meselelerin, zararlı bağımlılık, iletişim problemleri, dini meseleler, sorumsuzluklar, kültürel zıtlıklar, vazifeleri yerine getirmemek, büyük aile ile siyaseti düzgün işleyememek, çekirdek aile içinde kendi koltuğunun bilincini bilememek, çocuk eğitiminde vazife almamak, gayri meşru ilişkilere dalmak ve aldatma gibi meselelerin gündemleri daha çok meşgul ettiğini gözlemliyoruz. Manevi değerler, aslında aileyi ayakta tutan ve ömrünü uzatan ideallerdir.‘’Yüzü güzel olana kırk günde doyulur, huyu güzel olana kırk yılda doyulmaz’’Atasözü bize ahlak ve değerlerimizin önemini yaşanmış tecrübelerin doğrultusunda miras olarak süregelmiştir.
Evlilik kurumuna ilk adım olan söz, nişan, düğün merasimlerinde haramlara bulaşmadan, kültürel usul adap erkânlara dikkat ederek, yeni evlenecek çiftlere çok acılı hatıralar biriktirtmeden, alınan hayır duaları ile yapılan başlangıçlar, bu zorlu süreçte çiftlerin ve toplumun işlerini kolaylaştıracaktır.
İslam’da evlilik akdi, hem medeni bir muamele ve hem de bir ibadettir. Nesli korumak, buna bağlı olarak toplumu da her türlü rezillikten korumak için alınmış kanuni, dini ve sosyolojik bir tedbirdir.
Evliliğin niteliğini İbnü’l-Hümam şöyle belirtir: “Nikâh, ibadetlere daha yakındır. Hatta evlenmek, sırf ibadet niyetiyle bekâr kalmaktan daha üstündür.’’ 1.
Nikâh akdi, akdin yapılmasıyla birlikte kadının erkeğine eş olduğu ve tüm evlilik hukukunu başlatan evlilik kararı ve anlaşmasıdır. Yüce Allah semavi kitaplarda bu anlaşmanın önemini ve korunması gerektiğini vurgularken onu “Sağlam bir teminat” olarak isimlendirmiştir.
Aile milletleri ayakta tutan en temel kurum ve üstün insani niteliklerin kazanıldığı önemli kaynaktır. Aile her şeyden önce, toplumun temelidir. Çünkü erkek ve kadının huzuru ve ahengini, gelecek neslin sağlıklı yetiştirilmesini sağlamaktadır. Hem erkeğe ve kadına, hem çocuklara ve hem de topluma ait menfaatlerin en önemlisi gerçekleşmektedir.
Evlilik sonrası, Aile benlikten biz kavramına geçişin yaşandığı mecralardan biridir. Birbiriyle bütünlük içindedir. İçinde ki bir arıza tüm aile fertlerini etkiler. Aile içinde ne aşırı baskıcı ne de tutarsız bir yönetim şekli uygulanmamalıdır. Ailenin yönetim şekli, içindeki bireylerin huzurunu, kalitesini, maddi ve manevi dengesini koruyabilmelidir.
İdeal Aile modelinde; Maddi ve manevi sorumlulukların yerine getirildiği, kurallara bağlı, alınacak kararlarda ortak söz sahibi olan, rol ve yetkilerin ortak olduğu birbirinin hak ve hukukuna saygılı, aile bireyleri ile her yönden yakından ilgili, kişilerin aile içinde kendini huzurlu hissettiği, karşılıklı anlayış ve hoşgörü içerisinde kurulmuş aile yapısı sorunların en aza indirgendiği birlikteliktir…
Aile içinde dengeyi bulmak son derece mühimdir. Yaşam çemberimizde aile kurumumuzun kalitesi düşürüldüğünde; sağlığımız, sosyal ilişkilerimiz, ruhsal gelişimimiz, finansal meselelerimiz, kalbi ve duygusal sağlığımız, eğitim ve kariyerimiz ve dinlenme anlarımız dahi domino taşı gibi birbirini tetikleyerek bozulma sürecine girecektir. Bu minval üzere aileyi toparlayacak, sorunlarını çözecek, kalitesini artıracak tüm çalışmalar takdirle karşılanır. Aile düzgünse yaşam kalitesi de düzgün olacak ve toplum imarı pozitif yönde ilerleyecektir.
Aile, bireyin yaşamında çok önemli bir yer tutan, sevgi ihtiyacı, duygusal gelişim, beslenme, bakım, psikolojik ve sosyolojik gelişim, eğitim, kültürel değerleri kazanma, sağlıklı zekâ gelişimini sürdürme gibi temel ihtiyaçlarını karşıladığı birincil yer ve çevredir. Aile üyeleri arasındaki ilişkiler ve aile ortamı, bireyin kendine güvenmesini, kendine ve diğer bireylere sevgi duymasını, kimlik kazanmasını, kişilik gelişimini, sosyal beceriler geliştirmesini ve topluma adaptasyon ve uyum sürecini kolaylaştırır.
Sorumlulukları zamanı geldikçe yerine getirmeli. Vazifeler aksatılmadan tamamlanmalı. Kültürel meselelerde ileriye doğru gelişim göstermeli. Dini hassasiyetleri incelikle takip etmeli. Vefalı, sadakatli, sevgi, saygı, barış, adalet, hoşgörü, vicdan, insaf, ahlak, hürriyet gibi manevi değerler ile zenginleştirmeli.,. Beklentiler makul ölçüde karşılanmalı. İmtihanlara sabır etmeli. İnsanı kâmil olmaya geldiğimizin bilinci daima hafızalarda diri tutulmalı. Evliliğin bu kemalat yolculuğunda bir yardımcı araç olduğu unutulmamalı. Toplumsal meselelerle ilgilenmek, eşlerin hem kendi hem de birbirinin enerjilerini gereksiz yerlere tüketmesine engel olur. İletişimi yitirmemek, ihtiyaç olan durumlarda aile toplantılarıyla sorunların çözümlerinde kısa zamanda kaliteli çözümler alarak, evliliğin ömrünü arttırmalıdır. Nefis ve şeytanın oyunlarına gelmemek, özellikle altı çizilesi bir maddedir. Keza şeytan ve avanelerinin en çok uğraştığı bozgunculuklar arasında, karı koca arasını bozma ilk sıralarda yer alır. Dua silahımız dilimizde, maddi ve manevi ilim tahsilimiz aklımızda, sevgimiz gönlümüzde, hayırlı meşguliyetlerle de ilgilenmek bedenimizde olursa, bu sıkıntıların negatif etkisinden kurtulmayı mümkün kılacaktır.
Evlilik amaç değil araçtır. Allahın rızasına giden yolda yükü paylaşmak, hayırlı nesiller yetiştirmek, toplumu ayakta tutacak kaleler oluşturmak, gelecek nesle şahsiyetli örnek olmak zorundayız. Sağlam birlik olursa düşman zarar vermez. Evlilik kurumun düşmanları çoktur, Aile küçük devlettir demiştik. Büyük devletin temsilidir. Aile ne kadar sevgi dolu, eğitimli, kaliteli, güçlü, bilinçli, sağlam, inançlı, birlik ve beraberlik içinde olursa devlet o vakit sağlam olur, toplum birbirine bağlı olur.
Netice olarak aile; hem birey hem toplum, için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Boşanmaların istatistiklerinin son zamanlarda artması endişe vericidir. Medyayı da burada zikretmezsek eksik kalırız. Toplumu ve aileyi içten içe çökertmeye azmetmiş, kültür yozlaşmasına sebebiyet veren, cinselliği ve ahlaksızlığı gündeme alan programlara gerekli protestoların yapılması ve yayınlardan kaldırılması için mücadeleyi elden bırakmamak gerekir. İyilerin sustuğu zeminleri kötüler istila ederler. Hak gelsin ki batıl zayi olsun.
İdeal Toplum Platon’un Kralın evlenmemesi fikirlerinin aksi istikametinde ideal aileyi kuran, aile içinde problemleri çözebilen siyasetini, eğitimini, maliyesini, sanatını, kültürünü, maneviyatını güçlü stratejiler ile yönetebilen, ideal ve bilge gençler yetiştirebilen güçlü bir aile kadrosu ile mümkündür. Denize atılan bir taş nasıl küçükten büyüğe haleler oluşturuyorsa, aileden topluma dalga dalga iyileşme ve kemalat zuhur edecektir.
İdeal aile ve ideal toplumu oluşturacak kaliteli yayınlarla ve programlarla aile kurumunu tamir etmeliyiz. Yeni neslimize örnek aileleri ödüllendirerek ve gündeme taşıyarak evlenmenin önemini teşvik eden misaller sergilemeliyiz.
Devlet ve millet el ele vererek bu kutsal kurumu ayakta tutmak için çok daha fazla gayret göstermeliyiz. Son kale ailedir. Aile kurumunu yeniden yapılandırmalı, özendirici, bilgilendirici kolaylaştırıcı maddi ve manevi destekli politikalar oluşturmalı, eğitimler, seminerler, paneller düzenlemeliyiz. Gençlerimizin bilinçli aile kurmalarına kurumlar olarak destek olmalıyız. Evli çiftlerinde çabucak boşanma kararı alması yerine, psikolojik, sosyolojik ve manevi destekler alarak en az kırk yıllık, en çok da ahirete değin evlilik plan ve projelerinde stratejiler üretmelerini teşvik etmeliyiz
Dipnot:
1..(İbnü’l-Hümam, Fethu’l-Kadîr, II, 340)
@Son Yorumlarım@